Şu bilgisayarım bozulduğu günler içerisinde içimden o kadar
çok yazı yazmak geçti o kadar çok yazı yazmak geçti ki anlatamam. Ama ne oldu
yazamadım. Çünkü niye, çünkü
bilgisayarım pencereleri sürekli alta indiriyor. Sonra İpek her zamanki gibi
ağlıyor tabii, başka yapacak şeyi mi var :(((((8 Gerçi düzeldi mi düzelmedi.
Ama ben onu artık böyle kabul ettim, sürekli tıklamak sinir krizi geçirmeme
sebep olmuyor artık. Klavyeme dondurma dökülmedi ama bu oldu, sanırım
birilerinin bedduası tuttu hanyyy ;)))99.
Sırf biri eleştirecek diye cümle kurmaktan bile çekiniyorum
bazen, sırf biri İngilizceme laf eder diye havasına İngilizce konuşan birine Türkçe
cevaplar veriyorum. Özgüven düşüklüğü mü bu bilmiyorum ama biri bana laf edecek
diye yapmadığım şey kalmıyor. Hele bir de o lafı duyunca bir alınıyorum, bir
tripler, bir ergenleşmeler falan. Eğer o lafı edenle o sırada yakınsam
triplerimle ağzına ediyorum bildiğin. Ama artık onu da yapamıyorum. Çünkü trip
yaparak ağzına etmeye de çekinir oldum. Böyle eleştirilince giriyorum mağarama
düşünüyorum kara kara ulan ne yetersizim diye. Çünkü neden? Çünkü poposu boklu aptalın teki bana laf etti.
Tabi İpek durur mu? Bunun için de
ağlıyor :((((88. Ağlamak lafı çok güzel. Ağlamıyorum ama kafama taktığımı dalgalı
bir yolla belli etmek için ya da kafama takmadığımı dalgalı bir yolla belli
etmek için, sonuçta dalgalı bir yolla bir şeyleri belli etmek için ağlıyorum
demek çoğoş. Bunu açıklamayaydım iyiydi. Konudan konuya atlıyorum yine,
farkındayım. Kafam çok dolu onun için muhtemelen.
İlişkiler çok abartılıyor. İlişkiler dediğim öyle sevgililik
falan değil. Yani arkadaşlıklar bile çok abartılıyor. Ben abartıyordum ya da.
Karşındakinin de bir insan olduğunu düşünmeden çok şey bekliyorsun sanırım. Ne bileyim
yok çok umursasın, yok gerçekten seviyorsa belli etsin. Ya da belki bir şeylere
tepki olarak yaptığı bir siklememezlikten hemen çıkarılan ‘ben tabi her şeyi
affederim, ben tabi her şeyde buradayım, tabi umursamıyor beni çünkü ben
enayiyim’ gibi bir yaftalama falan. Çünkü böyle diyince kendini ‘ben hep
iyiydim, hep düşünceliydim, o beni sikti ve ben de ağladım, acı çektim,dersimi
aldım’ gibi hissediyorsun. Kendimden
örneklerle konuşuyorum şu an, ben de böyle oluyor yani bu. Ama şu bir gerçek ki
acı çekmek herkesin hoşuna gidiyor. Herkes hissettiği en ufak şeyi dağ yaparak
anlatmaya bayılıyor. İnsanlar acı deyince ‘keşke hiç olmasa’ deseler bile
yaşadıkları acılarla övünüyorlar. O acılar olmasa ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Keşke kötü bir şey başıma gelse de insanlar acısa bana, iyi davransalar; ben de
şöyle yapsam böyle yapsam gibi sikko düşünceler falan alıyor başını gidiyor.
Acı olmadan nasıl yaşanır bilmiyor hale geliyorlar. Ki bunun yanlışlığından
bahsetmeme gerek yok sanırım.
İnsan sürekli umursanmak istiyor, kendisiyle ilgili herhangi
birinin bir düşüncesini gösterdiği herhangi bir şeye ego bir kabarıyor, bir
kabarıyor ki sormayın. İnsan umursanmaya muhtaç. Umursanmadığında kalkıyor
sinirler havaya, öyle bir kalkıyor ki ne yapacağını bilemiyor. Yine acı çekiyor
gibi triplere giriyor. İnsan duyguları yüzünden kendini aptal konumlara
sokuyor. İnsan çok gerizekalı.
En ufak acıyı ‘ben bu acıyı uzun süre çekeceğim…….. ah ne
kadar yazık………’ gibi değerlendiriyor. Acı çekmekten hoşnut ama acı çekerken Hollywood
filmlerinde depresyona giren kızlar gibi rol yapmak hoşuna gidiyor. İnsan çok ergen.
O en başta anlattığım ‘düzeltilmekten, eleştirilmekten
korkma’ durumunda insan büyük bir etken oynuyor. Kendisi düzeltilse sinirleri
bozuluyor ama birisini düzeltmenin verdiği mutluluk hiçbir şeyde yok. Birisi
bir hata yapsa da düzeltsem, birisi bir hata yapsa da bir şey desem, birisinin
şu yanına bir laf etsem gibi istekler alıyor başını gidiyor. Yapınca
eleştirisini oh değmeyin keyfine. Seviştikten sonra sigarasını içerken yanında
uyuyan kadını izleyen adamdaki huzuru hissediyor içinde. İnsan fazla iğrenç.
İnsan bir şeye sinirlendiğinde, bir inat yaptığında hiç
bırakmayacağına o sinirinin hep içinde kalacağına, karşısındakinin bunu hak ettiğine dair
kendine yemin ediyor. Zaman geçiyor. İnsanın siniri geçiyor, bunun iyi bir şey
olduğunu biliyor aslında ama sinirinin geçmemiş olmasını istiyor.
Karşısındakinin bunu hak ettiğinden hala son derece emin çünkü. İnadını
bırakmak istemiyor. Karşıdakini özlediğini inkar ediyor. Çok özlediğini. İnsan
çok hırslı.
Ama insan benim.
Ama insan sizsiniz.
Azıcık duygusallı, ergenli, tespitli bir yazı oldu sanırım.
Okurken kustuysanız özür dilerim. Ama ben sizi yine de seviyorum canlarım :))9.
Bbbbbbbbb