buradaki eski yazdıklarım midemi bulandırıyor, ama olsun. dursunlar.
belki ileride burayı kullanırım.
bütün bunlar
çoktandır düşünülüyor
15 Mayıs 2015 Cuma
11 Mart 2014 Salı
meraba.
bir yılı geçmiş. bende en ufak bir değişiklik yok. sende var mı?
meraba tekrar.
buraya yazmak baya alışılmadık geliyor, oysaki özene bezene yazdığım yazılar ne çoktu.
meraba bu arada.
moralim çok bozuk ve konuşacak hiçkimsem yok.
saçmalığımın içinde kaybolmakla çok meşgulüm.
meraba.
tek istediğim şuradan uçup gitmek biliyor musun?
aslında sorunum yok etrafımdakilerle. çoğuyla. neden öbürleri uçup gidemiyor bilmiyorum.
meraba.
meraba göt bulogum.
meraba.
neden böyle olduğumu sorgulamayı bıraktım. hayatımın neden böyle olduğunu sorgulamayı bıraktım. neden yükümlülüklerime karar veremediğimi sorgulamayı bıraktım. eğer elimde olmayan ihtimaller bu olumsuzlukta giderse nasıl yaşamaya devam edeceğimi sorgulamayı bıraktım.
meraba. yaşıyorum sadece.
meraba. yaşamak zor gelmiyor aslında. ağır ama.
yaşamayı hakedecek ne yaptım diye düşünmeyi bıraktım ama.
gerçek lügatta 'haketmek' diye bir şeyin olmadığını biliyorum.
meraba.
bir güvercin değilim.
içim dışım bir değil.
neden güvercin olmadığımı bile düşünmez oldum.
meraba.
düşünmemem hissetmeme engel olmalıydı, değil mi? sıyrılamadım.
meraba. henüz yeterince büyüyemedim.
ve hiçbir zaman yeterince büyüyemeyeceğimin farkındayım.
meraba. kendimi öldürmeden önce yapmam gereken şeyler var demiştim. onlar ne bilmiyorum.
uyumak istiyorum.
meraba.
beni dondurabilir misiniz?
iyi akşamlar.
bir yılı geçmiş. bende en ufak bir değişiklik yok. sende var mı?
meraba tekrar.
buraya yazmak baya alışılmadık geliyor, oysaki özene bezene yazdığım yazılar ne çoktu.
meraba bu arada.
moralim çok bozuk ve konuşacak hiçkimsem yok.
saçmalığımın içinde kaybolmakla çok meşgulüm.
meraba.
tek istediğim şuradan uçup gitmek biliyor musun?
aslında sorunum yok etrafımdakilerle. çoğuyla. neden öbürleri uçup gidemiyor bilmiyorum.
meraba.
meraba göt bulogum.
meraba.
neden böyle olduğumu sorgulamayı bıraktım. hayatımın neden böyle olduğunu sorgulamayı bıraktım. neden yükümlülüklerime karar veremediğimi sorgulamayı bıraktım. eğer elimde olmayan ihtimaller bu olumsuzlukta giderse nasıl yaşamaya devam edeceğimi sorgulamayı bıraktım.
meraba. yaşıyorum sadece.
meraba. yaşamak zor gelmiyor aslında. ağır ama.
yaşamayı hakedecek ne yaptım diye düşünmeyi bıraktım ama.
gerçek lügatta 'haketmek' diye bir şeyin olmadığını biliyorum.
meraba.
bir güvercin değilim.
içim dışım bir değil.
neden güvercin olmadığımı bile düşünmez oldum.
meraba.
düşünmemem hissetmeme engel olmalıydı, değil mi? sıyrılamadım.
meraba. henüz yeterince büyüyemedim.
ve hiçbir zaman yeterince büyüyemeyeceğimin farkındayım.
meraba. kendimi öldürmeden önce yapmam gereken şeyler var demiştim. onlar ne bilmiyorum.
uyumak istiyorum.
meraba.
beni dondurabilir misiniz?
iyi akşamlar.
6 Şubat 2013 Çarşamba
LÜTFEN OKUMAYIN UTANIYORUM!!!!
Kimsenin kimseyi umursamadığı bir dünyada neden bir insan öbür insanlara muhtaç olarak yaratılmış?
Sonuçta kimse kimseyi umursamak istemiyor, öyle değil mi? Umursamak istemememize rağmen umursanma ihtiyacının olması çok mantıksız değil mi?
Umursamak istemeyen biri umursanmamalı. Bu, bu kadar basit. Ama herkes umursanmaya muhtaç. İçten içe.
Ki şöyle bir kötü şey de var, daha sonradan umursanmak için birilerini umursasan bile sonrasında bir şey değişmiyor.
En azından genellikle.
Benim için hep.
HEP.
Yanlış kişileri mi seçtim? Seçim yapmam gereken dönemde? Ama şimdi düşünüyorum da doğru bir kişi bile yoktu ki. Doğru kişi nasıl olabilir ki?
Arkadaşım olabilecek kişiler.
Hepsini sikeyim.
Neden umursanma diye bir ihtiyaç var?
Moralim bozuk. Ama öyle yazı yazılası bir bozukluk bile değil. Cümle bile kurulamayacak bir bozukluk. Eskiden moralimin bozukluğu üzerine bin tane sebep bulup hepsini detaylarıyla yazabilirdim. Şu an moralimin neden bozuk olduğunu net olarak bilmeme rağmen ifade edemiyorum.
Çok bulanık. Belirsiz. Sebepsiz değil ama. Sebeplerin geçerliliği belirsiz daha çok. Sıradan olduğundan da olabilir. Emin değilim.
İnsanları sevmiyorum. İnsanlara ihtiyacım olmadığını düşünürken tam bir gerizekalıydım. O nefret ettiğim insanlara ihtiyacım var.
Egom yüzünden.
Çünkü insanlar olmazsa hiçbir şey kalmıyor gibi. Her şey BAZI İNSANLAR için. Bazı insanlarınki de bazı insanlar için ve bu çok saçma.
İnsanların insanlara ihtiyacı olmaması gerekiyordu. Bana göre tanrının yaptığı mantık hataları o kadar çok ki.
Belki zekam yetmiyordur.
Ya da tanrı yoktur.
Ama ateistlerin dedikleri düzen de yoktur belki.
Demek istediğim bir şizofrenin beyninde yaşamadığımızı kim garanti edebilir ki? Ya da bu evrenin de bir şekilde paralel bir evren olmadığını?
Belki de bir bilgisayar oyunu?
Ki ben birsürü bug buldum. Deneme sürümü sanırım.
Bilmiyorum açıkçası pek de umursamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazdığının zik gibi olduğunu anlama yolları: yazarken hiç mi hiç zevk almama.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Çok çirkinim ve çok da aptalım. Keşke ölsem.
Çirkinlikten nefret ediyorum ama aptallığı kabullenebildim.
Bu da insanların suçu. Çünkü insanlara göre suç olan aptallık değil, çirkinlik.
Dediğim gibi. İnsanlar.
İĞRENÇSİNİZ İBNELER.
Belamı buldum galiba.
YAZI BİLE YAZAMIYORUM AMK.
Sonuçta kimse kimseyi umursamak istemiyor, öyle değil mi? Umursamak istemememize rağmen umursanma ihtiyacının olması çok mantıksız değil mi?
Umursamak istemeyen biri umursanmamalı. Bu, bu kadar basit. Ama herkes umursanmaya muhtaç. İçten içe.
Ki şöyle bir kötü şey de var, daha sonradan umursanmak için birilerini umursasan bile sonrasında bir şey değişmiyor.
En azından genellikle.
Benim için hep.
HEP.
Yanlış kişileri mi seçtim? Seçim yapmam gereken dönemde? Ama şimdi düşünüyorum da doğru bir kişi bile yoktu ki. Doğru kişi nasıl olabilir ki?
Arkadaşım olabilecek kişiler.
Hepsini sikeyim.
Neden umursanma diye bir ihtiyaç var?
Moralim bozuk. Ama öyle yazı yazılası bir bozukluk bile değil. Cümle bile kurulamayacak bir bozukluk. Eskiden moralimin bozukluğu üzerine bin tane sebep bulup hepsini detaylarıyla yazabilirdim. Şu an moralimin neden bozuk olduğunu net olarak bilmeme rağmen ifade edemiyorum.
Çok bulanık. Belirsiz. Sebepsiz değil ama. Sebeplerin geçerliliği belirsiz daha çok. Sıradan olduğundan da olabilir. Emin değilim.
İnsanları sevmiyorum. İnsanlara ihtiyacım olmadığını düşünürken tam bir gerizekalıydım. O nefret ettiğim insanlara ihtiyacım var.
Egom yüzünden.
Çünkü insanlar olmazsa hiçbir şey kalmıyor gibi. Her şey BAZI İNSANLAR için. Bazı insanlarınki de bazı insanlar için ve bu çok saçma.
İnsanların insanlara ihtiyacı olmaması gerekiyordu. Bana göre tanrının yaptığı mantık hataları o kadar çok ki.
Belki zekam yetmiyordur.
Ya da tanrı yoktur.
Ama ateistlerin dedikleri düzen de yoktur belki.
Demek istediğim bir şizofrenin beyninde yaşamadığımızı kim garanti edebilir ki? Ya da bu evrenin de bir şekilde paralel bir evren olmadığını?
Belki de bir bilgisayar oyunu?
Ki ben birsürü bug buldum. Deneme sürümü sanırım.
Bilmiyorum açıkçası pek de umursamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazdığının zik gibi olduğunu anlama yolları: yazarken hiç mi hiç zevk almama.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Yazamıyorum.
Çok çirkinim ve çok da aptalım. Keşke ölsem.
Çirkinlikten nefret ediyorum ama aptallığı kabullenebildim.
Bu da insanların suçu. Çünkü insanlara göre suç olan aptallık değil, çirkinlik.
Dediğim gibi. İnsanlar.
İĞRENÇSİNİZ İBNELER.
Belamı buldum galiba.
YAZI BİLE YAZAMIYORUM AMK.
27 Ocak 2013 Pazar
Siktiğimin lensleri yüzünden mi bilmem ama her şey çok bulanık
Gerizekalının tekiyim. Bunun başka bir söylenişi yok, kibarcası yok, üzmeyen bir şekli falan da yok.
Öyle olmadığımı biliyorum aslında. Ama yine de. Bilmiyorum işte.
Kafamda diyaloglar kuruyorum. Yaşanmamış diyaloglar, ve muhtemelen daha da yaşanmayacak diyaloglar. Yaşanma olasılığı olmadığından değil, bunun hakkında herhangi bir düşünceye sahip olduğumdan. Üstünde düşündüğüm hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini öğreneli baya bir zaman oldu çünkü. Hatta hiçbir şeyin üzerinde düşünmemeye bile dikkat ettiğim zamanlar bile oldu, ama yine de hiçbir şey gerçekleşmeyince bir işe yaramadığını farkettim.
Şu zamanlarda anlatım bozukluğunun amına koyuyorum. Bildiğin. Öyle iğrenç cümleler kuruyor, öyle saçmalıyorum ki. Kendimi iyi ifade edebildiğimi düşünürdüm, yapamıyorum galiba. Kitap okumadığımdan da kaynaklanıyor olabilir, bilemiyorum.
Her neyse. İnsanlar belki de zannettiğim kadar gerizekalı değildir. Belki de egoistlik yaparken küçültmüşümdür onları aslında iyidirler içten içe. Ya da iyinin tam tersi benim gibi ikiyüzlü de olabilirler. Öyle olmadığından emin olduklarım var, ama hepsi değil. Bir de bir insan bir şeyde son derece gerizekalıyken öbür şeyde zeki olabilir mi bunu kavrayamadım. Bence gerizekalı her yerde gerizekalı olmalı. Kafa karıştırmanın ne lüzumu var?
Bu yüzden ihtimaller oluşuyor işte. Ya aslında zekiyse? Ya aslında sadece rol yapıyorsa? İkiyüzlülük? Ya anladıysa bir şeyleri? Ya uygulamaya bile geçtiyse kendi kafasında? Ya ben gizemli bakışlar atıp şaşırttığımı sanıyorken o dedikodu bile çıkarttıysa arkamdan? Emin olamıyorum. Kafam karışıyor. Birsürü ihtimal var. O kadar çok ki.
Sonra diyaloglar kuruyorum işte. Eğer zekiyse ve rol yapıyorsa gidip şöyle dersem ne olur acaba? Ama ya değilse ve ben yine de o lafı edersem? Anlamaz ki. Yanlış yorumlar.
Galiba herhangi bir konuda gerizekalılığından emin olduğum insanlara şans vermemeliyim. En azından öyle görünüyorsa. Bilindik ve rol olamayacak bir şekilde öyle görünüyorsa. Kriterler vardır sonuçta, her şekilde. Onları esgeçmemeliydim belki. Unutmak adına bile olsa. Unutmak için yeterli bir çözüm değil çünkü bu. Olmayacak da. Çok zaman geçmiş gibi gelmiyordu ama bir yılın geçtiğini farkettim. Zamanın ilaç olmadığından emin oldum ama belki de klasik numaralardan biri olan farklı biri de asıl ilaç değildir. Belki ilaç yoktur. Ama o zaman da ilaç 'zaman' olmalı. Bir ilaç olmazsa, olmaz ki? İmkansız. Ama ben o ilacı bulamıyorum. Aslında içten içe bildiğim bir ilaç da olabilir bu. Oluşturabileceği ihtimallerden korktuğum bir ilaç. Korktuğum bir tedavi yöntemi. Uygulanmalı mı? Zor olduğundan değil, götüm yemediğinden.
Ama bu uzun bir konu. Zamanı da çok uzun. Belki de daha yeterince zaman geçmemiştir. Sadece beklemeliyimdir. Şu an sorun bu değil de daha çok, ya bir gerizekalı başımı belaya soktuysa. Sokmasın.Uğraşmak istemiyorum. Sokmamış olsun.
İhtimalleri sikeyim. Diyalogları da.
Kafam karışık. Napabilirim? Ne yapmalıyım?
Yeni bir yıla girdik, hatta 28 gün geçti. TAM 28 GÜN. YİRMİ SEKİZ.
Ve benim için yeni ve iyi hiçbir şey yok.
Galiba. Anlık iyi şeyler haricinde.
Sadece bırakmalı mıyım? Gidişine göre. Ama ya hiçbir şey olmazsa? Çünkü hep ama hep HİÇBİR ŞEY OLMUYOR.
Akışına bırakmak ben de işe yarayan bir çözüm değil, zaman da öyle. Sabırlı değilim. Ama sabırsız birinin olması gerektiği gibi cesur da değilim.
Hiçbir şeyim yeterli değil, hiçbir şey için. Bir şeyler gerçekleştirmek için.
Sadece uyusam?
Uygundur.
I AM DYING HERE, ASSHOLE!
Kafamda diyaloglar kuruyorum. Yaşanmamış diyaloglar, ve muhtemelen daha da yaşanmayacak diyaloglar. Yaşanma olasılığı olmadığından değil, bunun hakkında herhangi bir düşünceye sahip olduğumdan. Üstünde düşündüğüm hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini öğreneli baya bir zaman oldu çünkü. Hatta hiçbir şeyin üzerinde düşünmemeye bile dikkat ettiğim zamanlar bile oldu, ama yine de hiçbir şey gerçekleşmeyince bir işe yaramadığını farkettim.
Şu zamanlarda anlatım bozukluğunun amına koyuyorum. Bildiğin. Öyle iğrenç cümleler kuruyor, öyle saçmalıyorum ki. Kendimi iyi ifade edebildiğimi düşünürdüm, yapamıyorum galiba. Kitap okumadığımdan da kaynaklanıyor olabilir, bilemiyorum.
Her neyse. İnsanlar belki de zannettiğim kadar gerizekalı değildir. Belki de egoistlik yaparken küçültmüşümdür onları aslında iyidirler içten içe. Ya da iyinin tam tersi benim gibi ikiyüzlü de olabilirler. Öyle olmadığından emin olduklarım var, ama hepsi değil. Bir de bir insan bir şeyde son derece gerizekalıyken öbür şeyde zeki olabilir mi bunu kavrayamadım. Bence gerizekalı her yerde gerizekalı olmalı. Kafa karıştırmanın ne lüzumu var?
Bu yüzden ihtimaller oluşuyor işte. Ya aslında zekiyse? Ya aslında sadece rol yapıyorsa? İkiyüzlülük? Ya anladıysa bir şeyleri? Ya uygulamaya bile geçtiyse kendi kafasında? Ya ben gizemli bakışlar atıp şaşırttığımı sanıyorken o dedikodu bile çıkarttıysa arkamdan? Emin olamıyorum. Kafam karışıyor. Birsürü ihtimal var. O kadar çok ki.
Sonra diyaloglar kuruyorum işte. Eğer zekiyse ve rol yapıyorsa gidip şöyle dersem ne olur acaba? Ama ya değilse ve ben yine de o lafı edersem? Anlamaz ki. Yanlış yorumlar.
Galiba herhangi bir konuda gerizekalılığından emin olduğum insanlara şans vermemeliyim. En azından öyle görünüyorsa. Bilindik ve rol olamayacak bir şekilde öyle görünüyorsa. Kriterler vardır sonuçta, her şekilde. Onları esgeçmemeliydim belki. Unutmak adına bile olsa. Unutmak için yeterli bir çözüm değil çünkü bu. Olmayacak da. Çok zaman geçmiş gibi gelmiyordu ama bir yılın geçtiğini farkettim. Zamanın ilaç olmadığından emin oldum ama belki de klasik numaralardan biri olan farklı biri de asıl ilaç değildir. Belki ilaç yoktur. Ama o zaman da ilaç 'zaman' olmalı. Bir ilaç olmazsa, olmaz ki? İmkansız. Ama ben o ilacı bulamıyorum. Aslında içten içe bildiğim bir ilaç da olabilir bu. Oluşturabileceği ihtimallerden korktuğum bir ilaç. Korktuğum bir tedavi yöntemi. Uygulanmalı mı? Zor olduğundan değil, götüm yemediğinden.
Ama bu uzun bir konu. Zamanı da çok uzun. Belki de daha yeterince zaman geçmemiştir. Sadece beklemeliyimdir. Şu an sorun bu değil de daha çok, ya bir gerizekalı başımı belaya soktuysa. Sokmasın.Uğraşmak istemiyorum. Sokmamış olsun.
İhtimalleri sikeyim. Diyalogları da.
Kafam karışık. Napabilirim? Ne yapmalıyım?
Yeni bir yıla girdik, hatta 28 gün geçti. TAM 28 GÜN. YİRMİ SEKİZ.
Ve benim için yeni ve iyi hiçbir şey yok.
Galiba. Anlık iyi şeyler haricinde.
Sadece bırakmalı mıyım? Gidişine göre. Ama ya hiçbir şey olmazsa? Çünkü hep ama hep HİÇBİR ŞEY OLMUYOR.
Akışına bırakmak ben de işe yarayan bir çözüm değil, zaman da öyle. Sabırlı değilim. Ama sabırsız birinin olması gerektiği gibi cesur da değilim.
Hiçbir şeyim yeterli değil, hiçbir şey için. Bir şeyler gerçekleştirmek için.
Sadece uyusam?
Uygundur.
I AM DYING HERE, ASSHOLE!
27 Aralık 2012 Perşembe
Yazasım geldi ve kendimi durdurmayacağım. Hele ki bozuk olmayan bir bilgisayar bulmuşken. Benden bunu bekleme. Boğazım ağrıyor. ÇOK AĞRIYOR. Öksürüyorum ama öksürmeyi seviyorum. Öksürürken garip bir şekilde haz alıyorum. Çünkü çok ses çıkartıcı ve düşünsene herkes birden bakıp 'geçmiş olsun cnmmm' diyor. Hoş. İnsanların tepkilerini seviyorum. Hapşırma taklidi yapıp kendime çok yaşa dedirtmek gibi. Zevk alıyorum ve bunu kimse yadırgayamaz öyle değil mi?
İstersem önüme gelene bağırabilirim. Ki bağırıyorum da. İsteyince. Ama bazen istiyorum ama olamıyor. Geriliyorum. Parmağımda oynattığım insanlardan olmayan insanlardan dolayı. Oynatılamayacak derecede baskın karakterli olmalarından değil ki bunun da baskın karakterlilikle pek ilgisi yok zaten. Sadece bir ortam eğer berbatsa, bok püsürden ibaretse o ortamda hiçbir değeri olmayan bir şeyin değerlenmesi gibi. Ben bok püsürün içinde kendini bir bok sanan bir bokum ve hiçbir değeri olmayan bokların hakkımda düşündüklerini umursuyor gibiyim. Bu beni geriyor. Kötü bir etken. O değerli gözüken değersiz insanları öldürmekle ilgili hayaller kurmadığım gün yok bu yüzden. Öldürmek değil de belki üzmek sadece. Üzülsünler. Sinirlensinler. Duygularının değişimindeki etkinliğimi görüp gülmek istiyorum uzaktan. Sessiz ve sinsice.
Öksürüyorum. Öksürürken boğazımın acımasından da zevk aldığımı farkettim. Hele o çıkan sesler. ÖĞĞHÖ.ÖHÖ. BAYILIYORUM.
İnsanların ortasında bayılmak istiyorum. Ama bok püsür olmayanlarının. Ya da. Emin değilim. Ölsem belki de. Hoş olur. Kalp krizi. Bir anda. Beklenmedik.
Beklenmedik her şey güzeldir bana kalırsa.
21 Aralık'da sınıftan dışarı çıkıp tam 13 11 de elektrikleri kesme isteğim de bundandı. Yapamadım.
OLMADI.
Kendimi zeki sanmalarım beni öldürüyor. Kendimi bir bok sanıyorum. Neden kendimi bir bok sanıyorum? Kendini bir bok sanan insanlara giydirirken megalomanlık yapmam hoş mu? Değil.
Neden kendimi zeki sanmama rağmen bazı şeyleri gerçekleştirecek o özgüveni o cesareti içimde hissedemiyorum?
Neden kendini zeki sanmanın tek ve çok iyi bir özelliğini kullanamıyorum?
Neden aptalın biri kendini zeki sanar?
Kendimi zeki sanmasaydım zeki olabilirdim düşüncesiyle hareket ediyorum.
Kendimi zeki sandığım için de zeki olmadığımı anlayıp zeki olmamama üzülüyorum aslında. Yine kendimi bir bok sandığım için zeki olmamama üzülüyorum. Bunu anlayabildiğimi düşünüp egomu tatmin ediyorum.
Kendimi sevmiyorum.
Ölmüş bu blog.
Ben de ölmüşüm aslında.
KOMİKLİK
YAPAMIYORUM
Çünkü kahkaha atarak güldüğüm şeyler
çok
ama
çok
düşük
şeyler
DÜŞÜK
ŞEYLERE
GÜLEN
BİRİNDEN
ESPRİ
YAPMASINI
BEKLEMEYİN
Çünkü
Bazen
Gülmemek için gülerken
Gerçekten
Gülmeye
Başlayabilirsiniz.
Ve ben saçma salak şeylere gerçekten gülmeye başladım.
HOŞ
DEĞİL.
HİÇ
HOŞ
DEĞİL.
Ama yine de. Her şeye gülmeme rağmen.
SANA
GÜLEMİYORUM.
Aslında gülüyorum. Daha çok gülüyorum. Aslında.
Ama bazen bir şeyini görüyorum. Moral bozucu olmasa bile
DAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAN
o zaman ben bile hiçbir şeye gülmüyorum
VE
BEN GÜLMEZSEM
KİMSE
GÜLMEZ.
der
çeker
giderim.
İstersem önüme gelene bağırabilirim. Ki bağırıyorum da. İsteyince. Ama bazen istiyorum ama olamıyor. Geriliyorum. Parmağımda oynattığım insanlardan olmayan insanlardan dolayı. Oynatılamayacak derecede baskın karakterli olmalarından değil ki bunun da baskın karakterlilikle pek ilgisi yok zaten. Sadece bir ortam eğer berbatsa, bok püsürden ibaretse o ortamda hiçbir değeri olmayan bir şeyin değerlenmesi gibi. Ben bok püsürün içinde kendini bir bok sanan bir bokum ve hiçbir değeri olmayan bokların hakkımda düşündüklerini umursuyor gibiyim. Bu beni geriyor. Kötü bir etken. O değerli gözüken değersiz insanları öldürmekle ilgili hayaller kurmadığım gün yok bu yüzden. Öldürmek değil de belki üzmek sadece. Üzülsünler. Sinirlensinler. Duygularının değişimindeki etkinliğimi görüp gülmek istiyorum uzaktan. Sessiz ve sinsice.
Öksürüyorum. Öksürürken boğazımın acımasından da zevk aldığımı farkettim. Hele o çıkan sesler. ÖĞĞHÖ.ÖHÖ. BAYILIYORUM.
İnsanların ortasında bayılmak istiyorum. Ama bok püsür olmayanlarının. Ya da. Emin değilim. Ölsem belki de. Hoş olur. Kalp krizi. Bir anda. Beklenmedik.
Beklenmedik her şey güzeldir bana kalırsa.
21 Aralık'da sınıftan dışarı çıkıp tam 13 11 de elektrikleri kesme isteğim de bundandı. Yapamadım.
OLMADI.
Kendimi zeki sanmalarım beni öldürüyor. Kendimi bir bok sanıyorum. Neden kendimi bir bok sanıyorum? Kendini bir bok sanan insanlara giydirirken megalomanlık yapmam hoş mu? Değil.
Neden kendimi zeki sanmama rağmen bazı şeyleri gerçekleştirecek o özgüveni o cesareti içimde hissedemiyorum?
Neden kendini zeki sanmanın tek ve çok iyi bir özelliğini kullanamıyorum?
Neden aptalın biri kendini zeki sanar?
Kendimi zeki sanmasaydım zeki olabilirdim düşüncesiyle hareket ediyorum.
Kendimi zeki sandığım için de zeki olmadığımı anlayıp zeki olmamama üzülüyorum aslında. Yine kendimi bir bok sandığım için zeki olmamama üzülüyorum. Bunu anlayabildiğimi düşünüp egomu tatmin ediyorum.
Kendimi sevmiyorum.
Ölmüş bu blog.
Ben de ölmüşüm aslında.
KOMİKLİK
YAPAMIYORUM
Çünkü kahkaha atarak güldüğüm şeyler
çok
ama
çok
düşük
şeyler
DÜŞÜK
ŞEYLERE
GÜLEN
BİRİNDEN
ESPRİ
YAPMASINI
BEKLEMEYİN
Çünkü
Bazen
Gülmemek için gülerken
Gerçekten
Gülmeye
Başlayabilirsiniz.
Ve ben saçma salak şeylere gerçekten gülmeye başladım.
HOŞ
DEĞİL.
HİÇ
HOŞ
DEĞİL.
Ama yine de. Her şeye gülmeme rağmen.
SANA
GÜLEMİYORUM.
Aslında gülüyorum. Daha çok gülüyorum. Aslında.
Ama bazen bir şeyini görüyorum. Moral bozucu olmasa bile
DAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAN
o zaman ben bile hiçbir şeye gülmüyorum
VE
BEN GÜLMEZSEM
KİMSE
GÜLMEZ.
der
çeker
giderim.
NÖÖÖÖÖÖ
Muhtemelen
hiç düşünmediğin ama hayata geçirdiğin aktiviteler üzerine kafa yoruyorum.
Onları bir şekilde kendiminkilerle bağdaştırıyorum çünkü gerçekten öyle
gibiler. Senin hiç anlayamayacağın bir şekilde senin düşüncelerini okuduğumu
sanıyorum. Düşünmeden yaptığın aktivitelerden çıkarıyorum bunu. Sanki sen yazılması
gereken bir raporsun ve ben senin üzerimde yapabileceğim her türlü araştırmayı
yaptım. Ki yaptım da. Gerçekten yaptım. Ama yine de o raporu yazamıyorum.
Elimde dolusuyla somut bilgi var ama mantıklı bir şekilde birleşmesi için
dolusuyla da ihtimal var. Ve bu ihtimallerden hiçbiri o raporun asıl amacına
uygun değil gibi. Hepsi çelişkili. Ben araştırmamı yaptım deyip çekilemiyorum
çünkü kaldıramıyorum. Eğer elinde birsürü bilgi varsa bunu kullanmak istersin.
Anlamalısın bu duyguyu. Bir koz. Ama ben kendimi durduramıyorum. Sanki
yetmezmiş gibi daha da çok bilgi toplamaya çalışıyorum. Elimde olmadan.
Çabalıyorum. Raporu hazırlamayı daha da zorlaştırıyorum. Aslında anket
çalışması uygulayabilirim. Tek kalan yolum bu sanırım gerekli rapor için. Ama
öbür yollarla edindiğim bilgiler anket çalışmasına güvenemeyeceğimi de
söylüyor. Asıl sebep bu da değil aslında. Böyle bir çalışma yoluna gidebilmek
için kendime güvenim yok. Yeterli değilmişim gibi geliyor. Oysaki yeterliyim.
Biliyorum. Çünkü ben araştırmamı yaptım. BEN RAPOR İÇİN ÖĞRENEBİLECEĞİM HER
ŞEYİ ÖĞRENDİM. Yine de zayıf bir rapor bu. Benimle ya da gayretimle değil de
raporla alakalı sanırım. Ya da rapor yanlış kişiye denk geldi. Şanssızın
birine. Belki de sadece ihtimalleri biraz fazla düşünüyorum. Belki de ihtiyacım
olan o ipucu aslında gözümün önünde. Belki kafamdakileri kağıda dökmeli
somutlaştırıp planımı uygulamalıyım. Aptal gibi hissediyorum. Anlayamazsın. Sen
hiç böylesine bir araştırmaya girmedin. Kafamda oluşan iki net ihtimal var.
Biri sinsi olduğun yönünde. Aslında o düşünmediğin aktiviteleri gerçekten
düşünüyor olabilirsin. Aslında benden ilham almış olabilirsin o aktiviteyi
gerçekleştirirken. Aslında hepsi düşündüğüm gibi olabilir. Küçük bir ihtimal
gibi. Keşke öyle olsa diyorum. Rapor neredeyse tamamlanırdı. Öbür ihtimal cidden
aptal olduğun yönünde. Yani yaptığın her şey tesadüften ibaret. Çünkü gerizekalısın
ve gözünün önündekileri göremiyorsun. Bu da uymuyor gibi. Aptal olduğunu kabullenemem
çünkü. Bir rapor aptal olamaz. Ki eğer bu ihtimal doğruysa o zaman bu raporu tamamen
silmem gerektiğini gösterir. Bunu kabullenebileceğimi sanmıyorum. Çıldırırım. Sana
zarar veririm bence o zaman. Kötü olur.
Raporu
sikeyim.
29 Kasım 2012 Perşembe
başlıksız
Uzuuuuun zamandır blog yazmıyorum. Evet. Ama yaşıyorum.
Yazılacak kadar önemli bir şeyler bulamadığımdan değil de artık o kadar da
umursamadığımdan sanırım. Moralim bozulunca oturup blog yazayım şu moral bozukluğuyla,
şu ilhamla ne de güzel olur ama demiyorum artık sanki. Ya moralimin bozulma
oranı arttığından bunu düşünemiyorum ya da artık yazı yazmak yerine ergen ergen
camdan bakıp gözlerimi zorla doldurarak sahte bir iki damladan sonra ciddi
ciddi hönkürerek ağlamak daha hoşuma gittiğinden. Bilemiyorum.
Diyeceklerimin hepsini
bir yazıda toplamak, rahatlamak, insanlara ve kendime olan kinimi kusmak
istediğimden bu yazı öbürlerine kıyasla daha boktan olabilir. Aldırış
etmeyiniz.
Efenim. Öncelikle söylemek
istediğim şey şu ki : BİR GRUBU BİR ŞARKIYI BİR SANATÇIYI BİR KİTABI BİR YAZARI
NE OLURSA İŞTE ÇOK SEVMEYİN. TAKINTI YAPMAYIN. LÜTFEN. Gerçekten. Gerizekalıca
olmasından çok çok ötede bir sebep yatıyor bunun altında. Örneğin senin o çok
sevdiğin çok çok sevdiğin grup cidden güzel grup. Şarkıları falan fena. Şimdi
sen gidiyorsun piçlik yapıyorsun millete. Sonra o piçlik yaptığın şahıs o grubu
dinlemek istiyor, çünkü grup cidden güzel. Ama sen o grubu çok sevdiğin için o
gruba karşı bir önyargı oluşuyor içinde. En mükemmel klibini izlerken o gruba
tapmak istiyor o arkadaş diyelim ki o grupla hönkürmek istiyor, klibin
güzelliğiyle kahkaha atmak istiyor. Ama sonra aklına senin o gruba karşı olan
takıntın geliyor. Bir anda kapamak istiyor o şarkıyı. Ne kadar neşeli olduğu fark
etmez o şarkıyı o videoyu kapatıp sana sövmek istiyor o arkadaş. Hoş olmuyor. Gruptan
soğuyor o zaman o arkadaş. Adam akıllı müzik zevkine uydurduğu tek tük
gruplardan birinden soğutma arkadaşını.
Yapma böyle. Tamam sev sevmesine ama sen çok çok bahsedince o gruptan
böyle oluyor. Sen çok çok sevme. Ya da gidip piçlik yapma insanlara.
Sevgilerimi sunuyorum sana. Keşke arabesk rap falan dinleseydin.
Hayal kurmanın berbat bir şey olduğundan daha önce bahsetmiş
olmalıyım. Hele ki kurduğunuz hayaller plana dönüşebilitesi olan hayallerse
işiniz vahim. Örneğin o hayalin bir mekanı olur, bir zamanlaması olur, bir
şahıs kadrosu olur. Ve bunlar son derece akla uygun durumlardadır senin
hayalinde. Sonra detayları olur, önemli detayları ama. Bunlar da
muhtemeldirler. Senin yapacağın şey ya da karşıdan gelecek hareket vardır bir
de. Bu da muhtemeldir. Eh sorun yok o zaman dimi? Değil işte öyle. Sen bu son
derece muhtemel şeyleri düşündüğün zaman bu muhtemel şeyler muhtemellikten
çıkıyor arkadaşım. Olası varsa da olmuyor sen düşündüğün için. Eğer mekan
tamamsa zamanlama olmuyor, zamanlama tamamsa o küçük ayrıntılardan biri
tutmuyor. Bir aksilik oluyor. Oysaki sen plan yapmasan hayal kurmasan olmayacak
böyle. Rastgele hareket etsen doğaçlama olsan biraz daha güzel olma ihtimali artacak. Hayal kurmayın.
Her şeyi tastamam olmadan plan da yapmayın. O her şeyinin tastamam olmasının
yolunu bulursanız bana da anlatın. Şu düşünce gücüyle her şey olur sen çok
düşün şeyleri ben de tamamen ters etki uyandırdı şu ana kadar. Ben ne
düşünürsem tersi oluyor. Üzülüyorum.
Güzel değil hiç.
Bu yıldan çok beklentim vardı. Gerek dersler, gerek
arkadaşlıklar, olaylar. Olmadı. Daha iki ay geçti ama diyebilirim olmadı diye.
Öyle görünüyor. Derslerimi bari düzelteyim ya. TMyim artık ama gerizekalı mıyım
o yüzden mi oluyor böyle? Delireceğim blogger. Çok moralim bozuk.
Bir de insanları anlamaya çalışmak olayının dibindeyim. O
kadar çok empati kurmaya çalışıyorum o kadar çok uğraşıyorum ki çözmeye kafayı
yedim artık. Burnunu kaşısa empati kurup sebebini araştırmaya kalkacak duruma
geldim. İnsanların çoğu anlaşılabilecek kadar aptal olduğu için pek sorun
olmuyor genellikle. Yine de anlayamayacağım insanlar olmamasını çok isterdim.
Ne bileyim kendileri anlatsalardı en azından bana. O kadar stalkerlığa rağmen
nasıl hala anlayamam onu da bilmiyorum.
Günlerim böyle anlamsız sahte sahte geçiyor. Sana çok güzel
ama önyargıyla yaklaşmak zorunda kaldığım bir grubun çok mükemmel bir klibini
atıyorum ve yazımı bitiriyorum. Öptüm kocaman.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)